KÖRLÜK

Körlük, yeni bir eser değil esasında. Jose Saramago’nun kaleme aldığı Körlük, ilk baskısını 1995 yılında yapmış önemli bir başyapıt. Şimdilerde ise Z kuşağının da çok fazla ilgisini çekmeyi başarmakla birlikte klasikleri sevenlerin de azımsanmayacak ölçüde alıp okudukları bir eser olmayı başarmış durumda.

Son dönemde hangi kitap sitesine baksanız çok satılanlar kısmında Körlük’e de muhakkak rastlıyorsunuz.

İşin aslı Körlük’ü okumazdan evvel yazarın yalnızca toplumsal manada yaşadığımız mecazi körlükleri ve muhtelif konulardaki duyarsızlıklarımızı konu etmiş olabileceğini düşünmüştüm. Okuduktan sonra ise Saramago’nun bunun çok daha ötesinde şeyler söylediğini gördüm.

Körlük’ün 2008 yılında aynı isimle (İngilizce orijinaliyle blindness) yapılmış bir filmi de mevcut. Ancak kitabı okumadan önce filmi izlememenizi tavsiye ederim ki bunun sebeplerine dair söylenmesi gereken birkaç önemli nokta da mevcut.

Körlük’te beni en çok şaşırtan şey kitapta ismiyle hitap edilen yahut da aklınıza ismiyle kazıyacağınız bir karakterin bulunmaması. Kitabı okuduktan sonra bir dostunuza kitapla ilgili değerlendirmenizi / düşüncelerinizi anlatırken asla bir isimden bahsedemeyeceksiniz. Öyle şey mi olur dediğinizi duyar gibiyim ancak Saramago bunu çok kaliteli bir şekilde yapmayı başarmış.

Trafikte araç kullanırken aniden kör olduğunu fark eden erkek bir şahsın başrolünde olduğu bu kitap, sonrasında ulusal çapta bir salgına dönüşen Körlük’ün hikâyesini içeriyor. Saramago, hiçbir karaktere isim vermediği gibi hikâyenin geçtiği yere dair de tek bir bilgi vermiyor. Yani bilinmeyen bir yerde, ülkede ve kimlikleri bilinmeyen insanların kurgulandığı bu distopyada herkes kimliksiz durumda.

Kurgudaki tüm karakterler yalnızca bazı kişisel ve mesleki özellikleriyle tanımlanıyor. Kitapta isim bulunmamakla birlikte doktor, doktorun karısı, kör adam, hırsız vs gibi tanımlamaları bulacaksınız ve işin tuhafı isimlerini bilmemenize karşın her bir karakteri çok iyi tanıyacaksınız.

Körlük nasıl olur da bir salgına dönüşür? Körlük bulaşıcı mıdır ki insandan insana geçsin ve hayatı kilitleyen bir salgına dönüşsün?

Koronavirüsün tüm dünyayı etkisi altına aldığı şu günlerde salgına ve dahası hayata olan bakışınızı sorgulatacak Körlük, yukarıdaki soruları sorduracak kadar kaliteli bir distopya olma özelliğini taşıyor.

Normal yaşamda kör olanların çevreyi karanlık gördüğünü söylemesine karşın hem kör olduğunu hem de her şeyi bembeyaz gördüğünü söyleyen bir adam trafikte aniden nasıl kör olur ve nasıl olur da her şeyi karanlık değil de bembeyaz görür?

Salgınlar, beyaz yalanlarla mı örülüdür? Yoksa beyaz körlük, karşıdaki karanlığı fark etmeyip nice karanlığı aydınlık sanmak mıdır?

Saramago, Körlük ismini verdiği distopyasında sizi hikâyenin orta yerine bırakıyor. Yaşanılanları soluk soluğa takip etmenizi, trafikte başlayan bir körlük vakasının nasıl ulusal bir salgına dönüştüğünü ve bu salgın sırasında insan hakları ihlallerinin vardığı ahlaksız ve insafsız dereceyi görmenizi istiyor. Ancak buna dair bir yargıya varmadığı gibi kati yorumlardan da kaçınıyor.

Salgının ortasında sağlıklı kalabilen bir kadının varlığını, körlüğün karanlık yerine beyaz görme üzerinden kurgulanmasını, körlüğü daha ileri noktaya taşıyan ve toplumu sürekli olarak paniğe sevk eden yöneticilerin varlığını ve kör kalınca arabasını çaldıran adamın mağduriyetini okuyunca Saramago günümüzü 25 yıl öncesinden görmüş gibi demekten kendinizi alamıyorsunuz. Körlük, tam anlamıyla bir salgın distopyası.

Saramago, yaşanılanların ortasında kalarak insan hakları ihlalleri karşısında çaresizliği deneyimlemenizi ve Körlük’ten kurtulmanızı amaçlıyor.

Belki de tam bu sebeple distopyadaki hiçbir karakterin ismini koymuyor, memleketini, ırkını, dilini, dinini gözünüze sokmuyor. Tüm karakterlerin bütün kimliklerinden sıyrılmış birer insan olduklarını ve yalnızca insan olmalarından ötürü saygı görmeleri gerektiğini subliminal bir mesaj olarak ifade ediyor.

Öte yandan Körlük’ün bulaştığı kişilerin toplandığı karantina hastanesinde yaşananlar koronavirüsle birlikte dünyada başlayan ve hastaların topluca bir arada tutulduğu karantina ortamlarını anımsatıyor.

Elbette özellikle ülkemizdeki koronavirüs karantinalarında yaşananların, Körlük’te yaşananlarla aynı olduklarını iddia ediyor değiliz. Ancak Körlük zaten bir distopya olarak 1995 yılından bugünleri ve belki de yarınları yalnızca hayal ediyor. Olmuşu değil olabilecekleri anlatıyor.

Kör olanların fazlalaşması halinde Körlük’teki karantina hastanesinde yaşananların kolaylıkla nasıl kurgulandığını ve insanların nasıl birer kobay varlığa dönüştürüldüklerini çok acı bir şekilde gözler önüne seriyor.

Jose Saramago, Körlük’ü yazdıktan tam 3 yıl sonra 1998 yılında Nobel Edebiyat ödülüne lâyık görülüyor. Törende bir konuşma yapan Saramago’nun şu sözleri, Körlük’ün de yazınsal arka planının özeti gibi görünüyor; ‘’Başka bir gezegene oradaki kayaların yapısını incelemek için araç gönderebilecek kapasiteye sahip bu şizofrenik insanlık, milyonlarca insanın açlıktan ölmesini umursamayabiliyor. Mars’a gitmek, yanı başındaki komşuya gitmekten daha kolay görünüyor.”

Gerçekten de bugünlerde dünyayı koronavirüsten kurtarmak için milyonlarca insanı aşılamak gerektiğinden bahseden ve uzaya uydular gönderen güçlü ülkeler, birkaç yüz / bin kilometre ötede açlıktan ve susuzluktan kıvranan insanlara ise el uzatmak dahi istemiyor.

Afrika’da açlıktan ve susuzluktan ölen yahut da onlarca yıldır salgın hastalıklarla mücadele edenler kimsenin umrunda olmuyor da ölü sayısı gripten bile fazla olmayan koronavirüs sebebiyle villasında rahatı bozulanlar kendi rahatı için tüm dünyayı tehlikeye atacak işleri yapmaktan hiç geri durmuyor.

İnsanlık Körlük’e mahkûm mu olacak yoksa yüzünü aydınlık yarınlara mı çevirecek? Bu sorunun yanıtı Körlük’teki karantina hastanesine benzer bir duruma düşüp düşmeyeceğimizin de cevabı mahiyetinde olacak.

Allah var, ümitsizlik yok…

Ne mutlu Körlük’e düşmeyip vahyin aydınlığında dimdik yürüyebilenlere…

Körlük’ten bir not;

Aslında körlük, umudun tükendiği bir dünyada yaşamaktı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir